Admin Admin
Mesaj Sayısı : 127 TÜRCÜBE PUAN : 382 Reputation : 0 Kayıt tarihi : 29/07/10 Yaş : 44 Nerden : ALMANYA
| Konu: HZ. AHMED-İ MAHMUD MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V.)’İN ÖĞRETİCİLİĞİ Perş. Ağus. 05, 2010 1:35 pm | |
| HZ. AHMED-İ MAHMUD MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V.)’İN ÖĞRETİCİLİĞİİslâm’ın ilk emri “oku” dur ve bu itibarla eğitim ve öğretim Hz. Peygamber’in hayatında ve tebliğinde en önemli yeri işgal eder. Hz. Peygamber’in kendisine gönderilen vahyi üç aşamada insanlara öğretiyordu. Birinci aşamada bizzat Rabbinden ilahi mesajları alıyor, ikinci aşamada bu mesajları bütün imkanlarını kullanarak insanlara ulaştırıyordu. Üçüncü aşamada ise, bu öğrendiği ve öğrettiği vahyi bizzat tatbik ediyor ve hayatında yaşıyordu. Onun bu tatbikatı, kendisine gelen vahiylerine bir anlamda yorumunu, açıklamasını ve kendi tarihi ve coğrafi şartlarında bir uygulama modelini teşkil ediyordu. Hz. Peygamber bilhassa Kur’ân’ın öğretilmesi konusunda çok titiz davranmış, gelen ayetleri tek tek yazdırmış, ashabına ezberletmiştir. O, İslam’ın ilk öğretmeni durumundaydı. Şu ayetler, onun insanları eğitmekle görevlendirildiğini belirtmektedir: “Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab’ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resul gönderdik. Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin” (El-Bakara, 2/151-152) [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]“Andolsun ki, içlerinden kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkardan) kendilerini temizleyen, kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler” (Al-i İmran, 3/164) “Çünkü ümmilere içlerinde kendilerine ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O’dur. Kuşkusuz onlar önceden apaçık bir sapıklık içindeydiler” (El-Cum’a, 62/2). Onun öğreticiliğine hakim olan prensip ise hak ve adalet idi. Bu durum Kur’ân’da bilenle bilmeyenin, karanlıkla aydınlığın, görmek ile körlüğün bir olmadığı şeklinde ifade edilmiştir. “De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür” (Ez-Zümer, 39/9). “De ki: Pis ve kötü ile temiz ve iyi bir değildir; pis ve kötünün çokluğu tuhafına gitse (yahut hoşuna gitse) de (bu böyledir). Öyleyse ey akıl sahipleri! Allah’tan korkunuz ki , kurtuluşa eresiniz” (El-Mâide, 5/100). “De ki: Kör ile gören hiçbir olur mu? Ya da karanlıklarla aydınlık eşit olur mu?” (Er-Ra’d, 13/16). “Körle gören, karanlıkla aydınlık, gölge ile sıcak bir olmaz. Dirilerle ölülerde bir olmaz. Şüphesiz Allah dilediğine işittirir. Sen kabirdekilere işittiremezsin” (El-Fâtır, 35/19-22) Hz. Muhammed’in (S.A.V.) öğretmenliğini yaptığı Kur’ân eğitiminin temel hedeflerinden bazıları şöyle sıralanabilir: 1. İnsanın kendi yaratıcısını tanıması, onun kulu olduğunu kabul etmesi ve bu esas üzerine kurulu bir ilişkiye girmesi. Çünkü İslâm eğitiminin en yüce hedefi Allah’ı tanımaktır. Bunun için ise öncelikle insanın yaratılış hikmetini idrak etmesi, diğer yaratıklar arasındaki yerini, önemini be sorumluluklarını fark etmesi gerekir. 2. Maddi hayatın şart, ihtiyaç ve imkanlarını öğretmek. 3. İslâm’ı yaşayacak ve yaşatacak nesiller yetiştirmek (Al-i İmrân, 3/10). 4. Adaleti kavratmak (El-Hadid, 57/25); takvayı yerleştirmek, ibadet duygusunu geliştirmek (ez-Zâriyât, 51/56). 5. İnsanlarda ahlâki duyguları geliştirmek, onları her türlü aşırılıklardan korumak (el-Furkân, 25/67), akıl ve ruhunu terbiye etmektir. Hz. Peygamber bu temel amaçlar için örnek bir eğitimcide bulunması gereken bütün özelliklere sahipti ve onun eğitiminde bugün ulaşılan bütün eğitim metotları en güzel bir biçimde uygulanmıştı. Siret ve hadis mecmualarına bakıldığı zaman Hz. Peygamber’in takrir, soru-cevap, temsil, tartışma, tedric, kıssa ile eğitim, örnekle eğitim, yaparak ve yaşayarak öğretme, tergib ve terhib (teşvik ve sakındırma) ve öğütle eğitim metotlarını en güzel bir şekilde uyguladığına dair zengin örneklere rastlanır. Bu metotları uygularken onun en önemli özellikleri ise kısa, az ve öz konuşması, akıcı, samimi ve seviyeye uygun konuşması, edebe riayet etmesi, olayı bizzat yaşar gibi anlatması, dolaylı anlatım tekniklerini kullanması, ses tonu, mimikler ve bakışlarla dinleyicileri kontrol altında tutması, heyecanları kontrol etmesi, konuşma yer ve zamanı iyi seçmesi, itirazlar karşısında itidalli davranması, dikkat çekmek veya başkalarına bir şeyler öğretmek maksadıyla bilen insanlara soru sorması, inanç ve hareket bütünlüğü içerisinde bulunması, kamil ve örnek bir ferdi ve ailevi hayata sahip olması, araştırmayı teşvik etmesi ve tecrübeye değer vermesi gibi hususlardır. | |
|