Admin Admin
Mesaj Sayısı : 127 TÜRCÜBE PUAN : 382 Reputation : 0 Kayıt tarihi : 29/07/10 Yaş : 44 Nerden : ALMANYA
| Konu: BAĞLAYICILIK BAKIMINDAN Perş. Ağus. 05, 2010 1:32 pm | |
| BAĞLAYICILIK BAKIMINDAN HZ. AHMED-İ MAHMUD MUHAMMED MUSTAFA (S.A.S.)’İN DAVRANIŞLARI Hz. Peygamber’in getirdiği İslâm mesajının en önemli özelliklerinden birisi bu mesajın ebedi ve evrensel oluşudur. Bu niteliğin Kur’ân ve hadislerde açıkça tebarüz ettirildiği görülmektedir. Hz. Peygamber’den önceki dönemlerde çeşitli toplumlara birçok peygamber gönderildiği hususunda herhangi bir şüphe yoktur. Bu konuda Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Her millet için mutlaka bir uyarıcı (peygamber) bulunmuştur.” (El-Fâtır, 35/24) “Andolsun ki biz, Allah’a kulluk edin ve tâguttan sakının diye (emretmeleri için) her ümmete bir peygamber gönderdik. Allah onlardan bir kısmını doğru yola iletti. Onlardan bir kısmı da sapıklığı hak ettiler. Yeryüzünde gezin de görün, inkar edenlerin sonu nasıl olmuştur?” (En-Nahl, 16/36) “(Yerine göre) müjdeleyici ve sakındırıcı olarak peygamberler gönderdik ki, insanların peygamberlerden sonra Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah izzet ve hikmet sahibidir” (En-Nisa, 4/165) Bu ayetler ile çeşitli peygamberlerin hayatları ve tevhit mücadeleleriyle ilgili diğer birçok ayet Hz. Peygamber’den önce çeşitli peygamberlerin Allah’ın emir ve yasaklarını insanlara tebliğ ettiğini göstermektedir. Ancak Hz. Muhammed’in bu peygamberlerden farkı, son peygamber olması ve tebliğinin herhangi bir zamanla, mekânla ve hususi muhataplarla sınırlı değil de evrensel nitelikte olmasıdır. Bu gerçek, Kur’ân ve sünnette açık bir şekilde vurgulanmıştır: “Sana da daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab’ı (Kur’an’ı) gönderdik. Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. (Ey ümmetler!) Her birinize bir şeriat ve yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şeriatlarda) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır” (El-Maide,5/48) “Kur’ân’ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız” (el-Hicr,15/9) “De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben, sizin hepinize göklerin ve yerin sahibi olan Allah’ın elçisiyim. Ondan başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah’a ve ümmi Peygamber olan Resulüne -ki o, Allah’a ve onun sözlerine inanır- iman edin ve O’na uyun ki, doğru yolu bulasınız” (El-Araf, 7/158) “Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler” (Es-Sebe, 34/28) “Muhammed sizin erkeklerinizden hiçbirisinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir” (el-Ahzab,33/40) “Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O’dur. Şahit olarak Allah yeter” (El-Fetih, 48/28) “Allah nezdinde hak din İslâm’dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarında kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın ayetlerini inkar edenler bilmelidirler ki, Allah’ın hesabı çok çabuktur” (Al-i İmrân, 3/19) “Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı beğendim.” (El-Maide,5/3) “Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.” (Al-i İmrân, 3/85) Hz. Muhammed’in son peygamber oluşuyla ilgili kendisinin şu tasviri de bilhassa ilahi dinler arasındaki birlik ve bütünlüğü yansıtması açısından ilginçtir: “Benim durumumla benden önceki peygamberlerin durumu, şu adamın durumu gibidir: O bir ev bina etmiş, onu iyi ve güzel de yapmış, ancak evin köşelerinden bir köşede bir kerpiçlik boş yer kalmıştır. Derken insanlar onun etrafında dönüp dolaşmaya başlar ve hayranlık duyarlar. Ve “Şu boşluğa da kerpiç koysaydın ya!” derler. İşte, o kerpiç benim; ben “Hâtemü’n-Nebiyyin’im”.“Dostumuz (Allah Resule) ne sapmış ne de asılsız şeylere inanmıştır. O kendiliğinden bir şey söylemez; söylediği ancak kendisine gönderilen vahiydir, bunu da çok güçlü (Cebrail) O’na öğretmiştir.” (En-Necm, 53/5) | |
|